• orhangedikli@hotmail.com
  • +90 505 254 54 03
Sinüzit Nedir

Sinüzit Nedir? Sinüzit Belirtileri ve Sinüzit Tedavisi

Sinüzit; burun etrafındaki kemiklerin içindeki sinüs diye ifade edilen boşlukların akut ya da kronik iltihaplarıdır ve dünyanın hemen her bölgesinde yaşayan insanların önemli bir sağlık sorunu dur.
Tedavilerinde medikal yöntemler yanında cerrahi yaklaşımlarda önemli yer tutar. Son dönemlerde uygulamaya giren yeni teknolojiler ve endoskopik yaklaşımlar sayesinde cerrahi tedavide başarı oranları %95’in üstüne çıkarılabilmektedir.

Sinüzit’in tanımı nedir?

Sinüzit; burun etrafındaki yüz kemikleri içindeki sinüs diye adlandırılan doğal boşlukların iltihaplarına sinüzit denir. Sinüzitler akut, subakut ve kronik olmak üzere üçe ayrılırlar ve bakteriler tarafından oluşturulurlar. Akut ve klronik sinüzitlere neden olan bakteriler farklıdır.

Sinüzit oluşmasını etkileyen faktörler var mıdır?

Sinüzitler her ne kadar bakteriyel enfeksiyonlar olsa da, sinüzit oluşmasını artıran bir takım faktörler vardır. Bunlar burun bölme eğriliği, özellikle orta burun eti ile ilgili doğuştan olan bazı anatomik farklılıklar, alerjik rinit, burun içi polipleri, sık sık gripal enfeksiyonlar ve nezle geçirmek, sigara içmek ve kirli hava gibi pek çok nedenler sinüzit oluşumunu başlatabilir ya da şiddetini artırabilirler.

Sinüzit’in belirtileri nelerdir?

Sinüzit belirtilerinin başında yüz ve baş ağrıları gelir. Bu ağrılar daha çok akut sinüzitlerde olur ve özellikle saat sabah 10 gibi başlar ve ikindiye doğru azalarak kaybolurlar. Ağrı çok şiddetli değildir. Çok şiddetli ağrılar daha çok sinir kökenli olan nevraljik ağrılar ya da diş kökenli ağrılar olabilir. Ağrı yüzde, alında, gözlerin üstünde ya da altında, gözler arasında veya arkasında, enfekte sinüslerin izdüşümlerinde hissedilebilir.

Ayrıca sinüsler üzerine parmakla bası yapıldığında ağrıda artış olabilir.
Ağrı haricinde ise burun ve geniz akıntıları, burun tıkanıklıkları, özellikle akut ve komplikasyonlu olgularda sinüs üzerinde şişlik, kızarıklık ve ısı artışı gibi bulgular olabilir. Sinüzite bağlı gelişen komplikasyonlar da göz hareketlerinde kısıtlılık ve görme kaybı gibi gözle ilgili bazı bulgular da tespit edilebilir. Sinüsler gözler etrafındaki organlar olduğu için onların hastalık bulguları gözleri etkileyebilir.

Sinüzit tanısı nasıl konur?

Sinüzit tanısını koymak zor değildir. Hastanın şikâyetlerini dikkatlice dinlemek ve daha sonra yapılacak muayeneler bizi hekimi tanıya götürecektir.

Öncelikle klasik KBB muayenesi yapılır. Bu muayene akabinde endoskopik muayeneyi yaparak burun içini ve sinüslerin ağızların buruna açıldığı bölgeleri daha iyi değerlendirebiliriz. Enfekte sinüslerin akıntıları endoskopik muayenede rahatlıkla görülebilir. Ya da sinüs ağızlarını tıkayarak sinüzit oluşumuna neden olan polipoid dokular değerlendirebilir.

Klasik ve endoskopik muayene ile tanı konulamayan olgularda ise radyolojik muayene yapılır. Çektirilecek Bilgisayarlı Tomografiler (BT) ile sinüslerin içleri rahatlıkla değerlendirilir. Normal filmlerde sinüsler içleri hava dolu olduğu için siyah olarak görülür. Ancak enfekte olgularda yani sinüzitte sinüslerin içleri tamamen ya da kısmen opaklaşmış olarak görülür.

Ayrıca BT ile sinüslerin ağızlarının açık olup olmadığı ve olguların akut ya da kronik oldukları da belirlenebilir. Bu da hekim için ilaç veya ameliyat ile tedavi yapmak açısından yönlendirici olur.

Sinüzitin tedavi seçenekleri nelerdir?

Sinüzit tedavisinde iki seçenek vardır. Bunlar medikal ve cerrahi tedavi seçenekleridir. Medikal tedavi daha çok akut sinüzit olgularında uygulanır. Kronik ve Komplikasyonlu sinüzit olgularında da ameliyat öncesi hazırlık döneminde medikal tedavi uygulanır.

Medikal tedavide antibiyotikler, antienflamatuarlar, dekonjestanlar ve okyanus suyu spreyleri ortalama 3 hafta süre ile uygulanırlar. Dekonjestanlar genel uygulama yanında topikal olarak ta kullanılırlar. Ancak topikal dekonjestanları bir haftadan fazla kullanmamak gerekir. Çünkü uzun süre kullanılmaları halinde burun fonksiyonları bozulabilir.

Bunlara ilaveten bazı alerjik rinosinüzit gibi olgularda antihistaminikler ve topikal olarak uygulanan kortizonlu burun spreyleri yukardaki tedaviye ilave edilirler.
Sinüzitlerin Cerrahi tedavisinde eski geleneksel teknikler artık terk edilmiştir. Bugün komplikasyonlu olguların bazı ileri tipleri hariç genelde endoskopik yöntemler kullanılmaktadır. 1970 li yılların sonuna doğru yaygınlaşmaya başlayan endoskopik cerrahiler sinüzit tedavisinde adeta devrim yapmışlardır. Çünkü endoskopik cerrahiler geleneksel cerrahilere göre daha fonksiyonel yaklaşımlardır.

Bu endoskopik teknikler sayesinde sinüzitlerin gelişmesinde en önemli etken olan sinüslerin ostiumların tıkanıklıkları açılıyor ve havalanmaları sağlanıyor. Böylece sinüslerin mukozal fonksiyonları yeniden başlıyor ve mukozadaki enfeksiyon yavaş yavaş geriliyor.

Cerrahi tedavide başarı oranları nasıldır?

Endoskopik sinüs cerrahisinde başarı oranları eğer deneyimli cerrahlar tarafından yapılmışsa %95’in üzerindedir. Ancak sinüs cerrahilerinin hiçbirisinde %100 başarı oranları yoktur. Çünkü etiyolojisi tamamen bilinemeyen sinüs mukozal fonksiyon bozukluğu gibi nedenlere bağlı bazı sinüzit olgularında çözümsüzlükler hala devam etmektedir. Bu tip olgularda cerrahiler daha çok tam tedavi için değil şikâyetleri rahatlatmak için yapılırlar.

Sinüzit ameliyat olduktan sonra tekrarlar mı?

Paranazal sinüsler dinamik organlardır. Yani fonksiyonel organlardır ve devamlı çalışırlar. Bu nedenle hastalıkları da dinamik hastalıklardır. Sinüzit cerrahisinde sinüsler iptal edilmemektedir. Yapılan olay sinüs ağızlarının açılarak çalışmalarını sağlamaktan ibarettir. Bu nedenle hastalık tekrar edebilir. Ancak tekrar etme hadiseleri çok yüksek oranda değildir.

Ameliyat sonrası dönem zor mudur?

Ameliyat sonrası çok zor değildir ve pek ağrı olmaz. Olguda sadece sinüs cerrahisi yapılmışsa ve kanama yoksa buruna tampon bile konulmaz. Ancak sinüs cerrahisi ile birlikte deviasyon ya da alt konka cerrahileri de yapılmışsa buruna silikon borulu stentler konulabilmektedir. Bunlar da 48 saat sonra çıkartılırlar.

Ameliyattan sonra 3-5 gün burundan kanla karışık akıntı gelebilmektedir. Hastaya 3-4 hafta boyunca burun pansumanları yapılmakta ve yine 2-3 hafta süre ile koruyucu antibiyotikler ve burun kabuklanmasını önleyici okyanus suyu spreyleri verilmektedir.