• orhangedikli@hotmail.com
  • +90 505 254 54 03
Vertigo

Vertigo (Baş Dönmesi) Nedir? Nasıl Geçer?

Baş dönmesi aslında bir hastalık değil birçok hastalığın belirtisidir. Ancak genel olarak halk tarafından hastalık olarak ifade edilir. Baş dönmesi kişiler için oldukça önemli ve acilen tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Çünkü kişileri günlük işlerini rahatlıkla yapmasını engeller. Hatta bazı şiddetli durumlarda ise hastayı yatağa bağlı kalır. Hasta yatakta bile hareket edemez. Çünkü başını hafif sağa sola çevirdiğinde baş dönmesi şiddetleneceği için hasta başını oynatmaktan kaçınır.

Vertigo’ya neden olan hastalıkların teşhisi de, tedavisi de çok kolay değildir. Bazen her türlü tanı metotlarının kullanılmasına rağmen sonuca gidilemeyebilir. Tedavi bazı nedenler hariç genellikle uzun sürelidir. Ancak hastanın ve doktorun uyumlu olması halinde hastayı tatmin edici iyi sonuçlar alınmaktadır. Gerekirse cerrahi müdahaleler bile devreye girebilir. Yani sorun çözümsüz değildir.

Baş Dönmesinin Nedenleri

Baş dönmeleri genelde iki nedenle oluşmaktadır. Bunlardan birincisi iç kulaktaki denge sistemi (Vestibuler sistem) ile ilgili nedenler, ikincisi ise iç kulak denge sistemi dışındaki denge yolları ve merkezleri ile ilgili nedenlerdir. Ancak en sık nedenler iç kulak denge sistemi ile ilgili patolojilerdir.
İç kulak denge sistemindeki patolojilere bağlı baş dönmeleri çevrenin, çevredeki eşyaların veya kişilerin kendisinin dönmesi şeklinde görülür. Bu tip baş dönmelerinde bir hareket hissi vardır. Bu baş dönmelerine bulantı kusma ve soğuk terlemelerde eşlik eder. Bunun yanında başın hareket etmesi hastanın şikâyetlerini artırır. Bu baş dönmelerinin süresi genellikle uzundur. Bu gurup baş dönmeleri ile genel olarak KBB hekimleri ilgilenmektedir.

İç kulak denge sistemi hastalıkları dışındaki hastalıklara bağlı baş dönmelerinin karakterleri ise daha çok göz kararması, baygınlık hissi veya dengesizlik şeklindedir. Bu baş dönmelerini süreleri genellikle kısadır ve adeta saniyeler ile ifade edilirler. İç kulak denge sistemi dışı hastalıklara bağlı baş dönmeleri ile genellikle Nöroloji ve Dâhiliye bölümleri ilgilenmektedirler.
İç kulak denge sistemine bağlı baş dönmesi nedenleri ve Tedavileri

BPPV

Genellikle kafa travmaları, cerrahi müdahaleler, seyahatler ve üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra görülen ve kısa süren baş dönmeleridir. Baş dönmesinin süresi genellikle bir dakikanın altındadır. Bu patolojide iç kulak denge sisteminin utrikül diye adlandırılan keseciğinden kopan küçük taşların ya da kristallerin (Otokonyumlar) denge kanallarının içine düşmesi ve baş hareketleri ile bu taşların hareket etmesi hastada baş dönmesi ortaya çıkarmaktadır.

Hastalığın tanısı başın belli pozisyonlarında baş dönmesi olması ve doktor tarafından yapılan Dix Halpike testinin pozitif olmasıdır. Bu hasta gurubunda baş dönmesine ilaveten bulantı kusma olabilir ancak işitme kaybı görülmez.

BPPV tedavisinde ilacın çok yeri yoktur. Hastaya hekim tarafından Epley manevrası dediğimiz bir uygulama yapılır. Bu uygulamada başa bir takım pozisyonlar ard arda verilerek yer değiştiren ve denge kanallarına geçen kristaller utrikül’e tekrar geri düşürülür. Böylece hastanın baş dönmesi hemen düzelir. Bazı sorunlu olgularda bu manevralara ilaveten vazodilatör ilaçlar yani damar genişleticiler da verilebilir.

Vestibüler Nörinit

Virüslerin neden olduğu bir hastalıktır. Genellikle üst solunum yolu viral enfeksiyonlarından sonra ortaya çıkar. Burada virüslerin denge sinirinde (Vestibüler sinir) bir inflamasyona neden olduğu ve bununda hastada baş dönmesi yaptığı görüşü ileri sürülmektedir.
Baş dönmesi ani başlar ve ataklar halinde devam eder. Bazı hasta gurubunda ataklardan önce aura belirtisi dediğimiz hafif bir rahatsızlık hissi olabilir. Hastada baş dönmesi yanında bulantı ve kusma da görülebilir. Ancak işitmede bir azalma görülmez.

Tedavisi semptomatiktir. Bir süre yatak istirahatı verilir ve genellikle vazodilatör tedavi uygulanır. Akut dönem 1-2 hafta içinde düzelir ancak hastanın tamamen düzelmesi kişiden kişiye farklı olmakla birlikte 1-3 ay arsında değişebilir.

Menier Hastalığı (Endolenfatik hidrops)

Genellikle tek kulakta ortaya çıkan ve baş dönmesi, bulantı kusma ve işitme kaybı ile seyreden bir hastalıktır. Zamanla düşük oranda da olsa diğer kulakta tutulabilir. Bu hastalıkta iç kulağın membranöz labirent denilen kısmının içini dolduran endolenf sıvısının miktarında artış vardır. Hastalık belirtilerini başlatan bu sıvı artışıdır.

Baş dönmesi ataklar halinde gelir. Atak öncesinde kulakta dolgunluk ve motor sesi şeklinde bir uğultu olabilir. Akabinde ani olarak baş dönmesi başlar ve yarım saatten fazla sürer. Genellikle 3-4 saat kadar sürer. Bu bulgularla birlikte işitme kaybı da vardır ve kayı sensorinöraldır. Yani kalıcı bir işitme kaybıdır. Başlangıçta işitme kaybında düzelmeler olsa da zamanla yani hastalık ilerledikçe işitme kaybı yerleşir. Bu hastalarda kulak gürültüye karşı hassaslaşır. Bunun sonucu olarak hastalar normal kişilerin rahatsız olmadığı ses seviyesinden çok fazla rahatsız olurlar.

Menier hastalığının tanısında odyolojik testler, vestibüler testler ve kompüterize ENG denilen testler bize yardımcı olmaktadır. Ancak bu testlerden daha önemli olan hastanın hikayesi ve muayene bulgularıdır. İyi bir anamnez ve muayeneden sonra yapılacak yukarıdaki testler ile menier tanısını rahatlıkla konulabilir.
Menier tedavisinde ilk yapılması gereken şey hastayı rahatlatmaktır. Hasta ile iyi bir iletişime girerek bu hastalığın özelliklerini ve özellikle tedavi sürecini hastaya etraflı anlatılmalıdır. Hastalığın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu, ilaç tedavisi ile sonuç alınamazsa cerrahi tedavinin yapılabileceğini ve sonunda hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu hastaya kavratmalıyız.

Hastalığın tedavisinde tuzu ve yağı az olmak kaydı ile her şey yenebilir. Aşırı diyet gerektiren bir hastalık değildir. Medikal tedavide vazodilatör (damar genişletici) preparatlar tercih edilir. Tedaviye düşük doz ile başlanır ve baş dönmeleri kontrol altına alınana kadar doz artırılabilir. Bu ilaçlara ilaveten diğer bazı preparatlar da tedaviye katılabilir. Uzun süreli tedavi sonunda hasta günlük aktivitelerini rahatlıkla yapabilecek bir konumda yaşamına devam eder.

Ancak her türlü medikal tedaviye rağmen ataklar kontrol altına alınamıyorsa bu sefer cerrahi tedavi yapılır. Cerrahi tedavide denge sinirinin kesilmesinden, işitmesi aşırı kayıp olan hastalarda iç kulak denge merkezinin tahrip edilmesine kadar çeşitli ameliyatlar yapılabilmektedir.